Bu çalışmada uluslararası hukukun en tartışmalı konularından biri olan uluslararası sorumluluk kurumu, uluslararası çevre hukuku prizmasından ele alınmıştır. Klasik zeminde uluslararası hukuk kişileri etrafında yoğunlaşan bu kurum, uluslararası ilişkilerin her geçen gün daha karmaşık bir hal almasıyla, üzerinde tekrar düşünülmesi gereken bir mesele haline gelmiştir. Çok Uluslu Şirketler ise bu karmaşık ilişkiler ağının tam merkezinde yer alan aktörlerdir. Zira dünya nüfusunun artmasıyla insanların ihtiyaçlarını karşılama arayışı ve devletlerin ekonomik güç olma yarışı, uluslararası ticari rekabeti beraberinde getirmektedir. Bu rekabetin bir parçası olan faaliyetlerin/fiillerin tetiklediği sınıraşan çevresel zararlarda; anılan şirketlerin sorumluluğu, çalışmamızın temel sorunsalını oluşturmaktadır. Özellikle 9 Temmuz 2025 tarihinde ülkemizde yürürlüğe giren 7552 sayılı İklim Kanunu ve Uluslararası Adalet Divanımın 23 Temmuz 2025 tarihli Danışma Görüşünde ortaya koyduğu "uluslararası teamül hukukunun, devletlerin iklim sistemini ve çevrenin diğer kısımlarını insan kaynaklı sera gazı emisyonlarından koruma yükümlülükleri getirdiği" şeklindeki danışma görüşü; meselenin güncelliğini ve önemini yansıtması bakımından son derece önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ayrıca bu çalışmada uluslararası çevre hukuku ile uluslararası sorumluluk arasında köprü oluşturan due diligence ilkesi ele alınmış; çevresel sorumluluğun tespitinde bilimsel standartların anahtar rolü vurgulanmıştır. Diğer taraftan pozitivist hukukta Çok Uluslu Şirketlerin uluslararası hukuk kişiliği kabul edilmediğinden; sınıraşan çevresel zararlarda sorumluluğun tesis edilmesi için etkili çözüm yolları araştırılmıştır. Nihayetinde çalışmamızda sınıraşan çevresel zararlarda sorumluluğa ilişkin uluslararası hukukta belirliliğin / öngörülebilirliğin sağlanması ve uygulayıcılar / araştırmacılar için yol gösterici bir kaynak oluşturulması hedeflenmiştir.