Kamu hukuku, "siyasal" temel üzerine inşa edilmiş olmakla birlikte, bu temel genellikle tartışılmamaktadır. Günümüzde anayasa ve demokrasi gibi en temel siyasal kavramlar, gerçek özlerinden bağımsız bir şekilcilik içinde anlaşılmaktadır. Aslında özü itibariyle anayasa, siyasal bir saikle bir araya gelen halkın varoluşsal kararıdır. Bu halk, bir devletin yurttaşı ve bu birliğin üyesi olmak vasfıyla siyasal bir varlık kazanmaktadır. Buradaki varoluş, doğaya karşı veya metafizik bir şeye karşı değil, tamamen diğer siyasal birliklere karşıdır.
Tarih öncesinde, doğaya karşı bir varoluş mücadelesi verilmiş olsa da tarih boyunca aslolan hep "siyasal" olagelmiştir. Anayasa ve siyasal kavramının antik kökeni bakımından en önemli siyaset felsefesi kuramcılarından Aristoteles, bu kitabın temel direklerinden birini oluşturmaktadır. Modern siyaset felsefesinde ise Carl Schmitt öncüleri sayılabilecek Machiavelli, Bodin, Hobbes ve Rousseau ile birlikte- kitabın büyük bölümünü oluşturmaktadır. Siyasal olanı merkeze koyan modern siyaset felsefesinde, diğer her şey bir siyasal kararın uzantısı olarak belirmektedir. Örneğin, bir devlet açısından din bile belirli bir yoğunluğa ulaştıktan sonra siyasal bir tercih olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda bu kitap, siyasal kavramını derinlemesine incelemekte ve anayasa teorisini siyasal olan çerçevesinde tartışmaktadır.