İdare hukukunun güncel meselelerinden biri de "idare" ve "idare hukuku bilimi" açısından "dönüşüm" fikridir. Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi çatısı altındaki insan hakları rejiminin ulusal hukuka nüfuzu, bu dönüşümün somut bir örneğidir.
İşte bu çalışmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Türk idare hukukuna "neden, nerede, nasıl?" nüfuz etmekte olduğu problemi incelenmektedir. Bunun için Danıştay'ın AİHM kararlarına yaptığı atıflar çalışmanın hareket noktası olarak belirlenmiştir. Bu sayede belirlenen konularda Danıştay'ın hakim paradigması ile AİHM'e atıf sonrası yaklaşımı mukayese edilerek kavramsal ve dönemsel bir etki analizi sunulmaktadır. Bu analize bağlı olarak geliştirilen etki modellemesinde, Esin Örücü'nün "hukukun sınır ötesi hareketliliği" olarak tanımladığı hukuki nakiller teorisi esin kaynağı teşkil etmektedir. Zira ulusal üstü hukukun ulusal hakim tarafından gerçekte hangi sebeple kullanıldığının tespiti, mukayeseli hukuktaki üst dil kavramlarına başvurmayı gerektirmektedir.
Sonuçta AİHM'in Türkiye hakkındaki ihlal kararlarının (res judicata) ve Sözleşme yorumunun (res interpretata) Danıştay'ın klasik "maddi (esas) idare hukuku" ve "karar gerekçesi" tasavvuruna nüfuz ettiği gözlenmektedir. Dolayısıyla idare hukukuna özgü birçok müessese, Avrupa yapısı temel haklar rejimine ait üst dil kavramlarının etkisi altındadır. Her şeye rağmen, hukuki nakiller -zaman zaman direnç gösterse bile- Danıştay'ın yargılama politikasına derinlik katacak bir birikim sunmaktadır.