Yeni uluslararası ekonomik sistemin ağırlık merkezinin Asya-Pasifik coğrafyasına kaydığı açıkça görülmektedir. Özellikle Soğuk Savaş döneminin bitişiyle birlikte uluslararası ilişkilerde tartışılan konular artarak çeşitlenmiş; klasik diplomasi anlayışını oluşturan askeri ve siyasi konuların ötesine geçen bir ekonomi diplomasisi anlayışı doğmuştur. Bununla birlikte, günümüzün çok taraflı ticaret sistemi içinde ‘ekonomi diplomasisi' kavramı yerini ‘ticari diplomasi'ye bırakmaya başlamıştır. ‘İki ülke arasındaki ticari ilişkileri yürütme' olarak görev tanımı belirlenen ticari diplomasi, 1990'larda başlayan küreselleşmenin üçüncü dalgasından itibaren sadece kamunun uhdesinde bulunmaktan öteye geçmiş ve başka aktörler ile unsurları da kendisine dahil etmiştir.