6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 193. maddesinde delil sözleşmeleri düzenlenmiş olup, bu şekilde taraflara davada başvuracakları delil veya delilleri seçme ve düzenleme yetkisi verilmiştir. Ancak, kanunda hakem-bilirkişilik sözleşmelerine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Hakem-bilirkişilik, delil sözleşmelerinden farklı olarak, tarafsız, bağımsız ve uzman üçüncü bir kişi aracılığıyla taraflar arasındaki çekişmeli bir vakıanın tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı şekilde tespit edilmesini sağlayan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biridir. Hakem-bilirkişilik açısından, taraflar öncelikle çekişmeli vakıanın bağlayıcı tespitinin hakem-bilirkişi aracılığıyla yapılmasını sağlamak amacıyla bir hakem-bilirkişilik sözleşmesi kurarlar. Ayrıca taraflar ve hakem-bilirkişi arasında genel olarak, hakem-bilirkişinin hak ve yükümlülüklerini düzenleyen bir hakem-bilirkişi sözleşmesi kurulur. Bu iki sözleşmenin tarafları ve hukuki nitelikleri birbirinden farklı olduğundan ayırt edilmesi önem arz etmektedir.
Çalışmamızda, tarafların kanunda düzenlenmemiş hususlarda usul ve ispat sözleşmesi yapıp yapamayacağını, hakem-bilirkişilik sözleşmesinin hukuki niteliği çerçevesinde bir delil sözleşmesi olup olmadığı, taraflarla hakem-bilirkişi arasında kurulan hakem-bilirkişi sözleşmesinin hukuki niteliği ve hakem-bilirkişinin hak ve yükümlülükleri, mukayeseli hukuk ve hukukumuzdaki görüşler esas alınarak incelenmeye çalışılmıştır. İleride hukukumuzda hakem-bilirkişilik kurumuna ilişkin yasal bir düzenleme yapılması halinde daha da önem kazanacak bu çalışma, mukayeseli hukuk temelinde, hakem-bilirkişilik kurumunda karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri sunmayı amaçlamaktadır.