İnsan haklarının merkezinde yer alan yaşam hakkı, insan varoluşunun temelini oluşturmakta ve diğer tüm hakların kullanılabilmesinin ön koşulu olarak kabul edilmektedir. Devletlerin cezai yaptırım olarak bireyin yaşamına son vermesi; etik, hukuki ve toplumsal boyutlarıyla oldukça karmaşık ve tartışmalı bir meseledir. Bu durum, ölüm cezasının yalnızca bir ceza türü değil, aynı zamanda insan haklarının sınırlarının sorgulandığı bir alan haline gelmesine neden olmaktadır.
Bu çalışma, yaşam hakkı ile ölüm cezası arasındaki ilişkiyi hem hukuki hem de sanatsal bir bakış açısıyla değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Ölüm cezası ile ilgili tartışmaların toplumda görünür kılınmasında önemli bir rol oynaması hasebiyle merkeze sinema alınarak sanatın ölüm cezasına bakışı ve özellikle sinemanın görüşlere etkisi incelenmiştir.
Çalışmada, ölüm cezasının tarihsel gelişimi, farklı ülkelerdeki uygulamaları ve çeşitli hukuki yaklaşımlar ele alınmış; sinemanın ölüm cezasına etkisi on film üzerinden yapılan içerik analizleriyle değerlendirilmiştir. Bu filmler aracılığıyla, yaşam hakkı ile ölüm cezası arasındaki çizginin ne kadar keskin olduğu, hukuk ve sanatın nasıl etkileşime girdiği analiz edilmiştir.