İklim krizi, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda derin bir hukuki ve toplumsal meseledir. Bu eser, insan eliyle yaratılan ve tüm insanlığı etkileyen iklim krizini, hukuk normları çerçevesinde ele alarak disiplinlerarası bir bakış sunmaktadır.
Modern toplumların işleyişi için vazgeçilmez bir unsur olan enerjiye erişim hakkı, çalışmada iklim koruma hukuku ekseninde incelenmekte; çevresel sürdürülebilirlik ile temel insan hakları arasındaki hassas denge kapsamlı bir şekilde analiz edilmektedir. Enerjiye erişimin yalnızca kalkınma hakkının bir unsuru olarak değil, aynı zamanda iklim krizine karşı savunmasız toplulukların korunmasında da hayati rol oynadığı vurgulanmaktadır.
Eserde ayrıca, iklim değişikliğiyle mücadelenin en etkili ekonomik araçlarından biri olarak kabul edilen karbon vergisi uygulamaları ele alınmakta; bu vergilendirmenin adil, etkin ve sosyal açıdan dengeli bir biçimde tasarlanmasına dair hukuki değerlendirmelere yer verilmektedir. Ulusal ve uluslararası düzenlemeler ışığında yapılan analizler, iklim adaleti ve adil geçiş ilkelerini merkezine alan bir enerji politikası çerçevesi önermektedir.