Ekonomik istikrar ve gelişim, güvene dayanmaktadır. Günümüz ekonomik faaliyetlerinin büyük çoğunluğunun bilişim sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilmesi, toplumdaki bireylerin birbirlerine, kurumlara ve bilişim sistemlerine güven duymasını gerektirmektedir. İyi bir ekonominin toplumda getirdiği refah ve huzur göz önüne alındığında, gelişmişlik iddiasında bulunan devletlerin, bu güven ortamını sağlaması bir elzemdir. Bununla beraber, mevzuatımızda Anayasa ile güvence altına alınan malvarlığına ilişkin değerlerin yine günümüzde bilişim sistemlerinde yer alan dijital değerler ile temsil edilmesi, kanun koyucuya bu sistemleri koruma ve bu sistemler aracılığıyla gerçekleştirilen haksız fiilleri cezalandırma zorunluluğu yüklemiştir.
Çalışmamızın konularını, bütün bu değişim ve zorunlulukların doğal bir sonucu olarak ilk defa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile düzenlenen ve malvarlığına karşı işlenen iki bilişim suçu oluşturmaktadır. Bunlardan ilki, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenen hırsızlık suçu (TCK m. 142/2-e); ikincisi ise, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenen dolandırıcılık suçudur (TCK m. 158/1 -f).