Ceza Hukuku Dergisi Sayı: 41 – Aralık 2019 Prof. Dr. Veli Özer Özbek

Ceza Hukuku Dergisi Sayı: 41 – Aralık 2019

1. Baskı, 
Aralık 2019
Ürün Detayları
Dili:
Türkçe
Ebat:
16x24
Sayfa:
288
Barkod:
1307085119122
Kapak Türü:
Karton Kapaklı
Fiyatı:
49,90
Temin süresi 2-3 gündür.
Ürün Açıklaması
Değerli Okurlar,
CHD'nin yeni bir sayısında daha sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz. Bu sayımızda da yine birbirinden kıymetli bilimsel eserleri sizlerle buluşturuyor, bu bilimsel eserleri odağına alan bir tartışma ortamının sağlanmasına katkıda bulunuyoruz. Bu vesileyle CHD'yi bilimsel bir tartışma platformu olarak kabul eden değerli yazarlarımıza içtenlikle teşekkür ediyoruz. Aynı şekilde, CHD'nin niceliği değil niteliği önceleyen duruşunun en büyük güvencesi olan değerli hakemlerimize de ortaya koydukları özveri ve üstlendikleri sorumluluk nedeniyle şükranlarımızı iletiyoruz.
Bu sayımızın hazırlıkları devam ederken ceza infaz kurumundan firar eden bir hükümlünün işlediği vahşice cinayet ülke gündemini sarsmış, tüm gözlerin ceza infaz kurumlarına çevrilmesine neden olmuştur. Ancak her zaman olduğu gibi tartışmalar sorunların sıralanmasından öteye gitmemiş, çözüm önerilerine yönelik bilimsel yaklaşımlar popülist söylemlerin gerisinde kalmıştır. Esasında infaz hukukunun problemlerini önemseyen sınırlı bir çevre için bu tartışmalar yeni değildir. Örneğin 2017 Nisan sayımızın "ihmal edilen hükümlü ve infaz hukuku" temalı sunuş yazısında şu tespitleri yapmıştır: "…Yalnız bırakılan veya görmezden gelinen hükümlünün, cezasının infazından sonra içine karıştığı toplumda yeniden bir şüpheli veya sanık kimliğiyle karşımıza çıkması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü cezanın infazı sadece hükmedilen sürenin bir ceza infaz kurumunda geçirilmesini değil aynı zamanda hukuk düzenince belirlenen sınırların dışına çıkan hükümlüyü yeniden o sınırların içine dahil etmek (resosyalizasyon) için gerekli tredman çalışmalarını de kapsar. Şüphesiz ki bu noktada ceza infaz kurumlarımızın bir standart yakalayıp yakalamadığının titizlikle sorgulanması gerekmektedir. Bu sorgulama için de özellikle karşılaştırmalı hukuktan istifade edilmeli ve istatistik çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Bu anlamda mükerrirlerin durumu, ceza infaz koşullarının iyileştirilmesi, denetimli serbestlik uygulamalarının sonuçları mutlaka ve öncelikle ele alınmalıdır." Bu bağlam içerisinde bu sayımızın sunuş yazısında ise özellikle mükerrirlerin durumuna dikkat çekmek istiyoruz. Hukukumuzda mükerrirler, itiyadi suçlular, suçu meslek edinenler ve örgüt mensubu suçlular özel tehlikeli suçlu olarak kabul edilmişlerdir (TCK m.58, m.6). Esasen bu gruptaki kişilerin daha zor ıslah olacağı hatta bazen ıslah olmayacakları düşünülmektedir. Dolayısıyla bu kişiler koşullu salıvermeden daha geç yararlanırlar ve mutlaka haklarında denetimli serbestliğe hükmedilir. Ancak kanımızca söz konusu kategoride yer alanların koşullu salıverilme sürelerinin uzun olması ve denetimli serbestliğe tabi tutulmaları tek başına yeterli değildir. Söz konusu suçluların yeniden topluma kazandırılması isteniyor ise mutlaka bunlara özgü rehabilitasyon merkezleri açılmalı ve bu alanda ıslah çalışmasına girişilmelidir. Adalet Bakanlığının bu yönde çalışmaları var ise de henüz iki rehablitasyon merkezi ile sınırlı olup niteliğe önem veren çalışmalar artırılmalıdır.
Kaldı ki, ülkemizde denetimli serbestlik kurumu da amacından uzaklaşmış, bir rehabilitasyon ve topluma yeniden kazandırma aracı olmaktan çıkarak cezaevlerinin boşaltılması aracına dönüşmüştür. Nitekim 30.10.2018 tarihi itibariyle takip ve denetimi yapılan kişi sayısı 481.709'dur. Bizce bu rakam "denetlenebilir" olmaktan çıkmıştır.
Denetimli serbestlik kurumunun ülkemiz bakımından amaçlarına ulaşıp ulaşmadığı özellikle mükerrir suçluluğu önleyerek failin sosyalleşmesini sağlayıp sağlamadığı belirli değildir. Bizce denetimli serbestlik kurumu çerçevesinde yaptırımı ve infaz şekli ne olursa olsun hüküm almış kişilerin yeniden suç işleyip işlemediği takip edilmeli, karşılaştırmalı istatistikler çıkartılarak gerçek mükerrir sayısına ulaşılmalıdır. Bu suretle TCK m.58'de düzenlenmiş olan mükerrirlere özgü güvenlik tedbiri yaptırımı yeniden gözden geçirilebileceği gibi denetimli serbestlik kurumunun da kişiyi suçtan uzak tutabilip tutamadığı ve amacına ulaşabilip ulaşamadığı da gerçekten anlaşılabilir hale gelecektir. Aksi halde denetimli serbestlik sadece cezaevlerindeki insan sayısını azaltmak amacıyla başvurulan bir kurum olmaktan öteye geçemeyecektir. Bu çerçevede şayet kurum ile istenilen amaçlara ulaşılıyor ise denetimli serbestliğin kapsamının orta ağırlıktaki suçları da içine alacak şekilde genişletilmesinin son derece yararlı olacağını düşünmekteyiz. Gerçekten ceza infaz sürelerinin ve hapishanelerde infazın, bireyi yeniden topluma kazandırmak yerine daha başka suçları işlemeye ittiği ülkemiz bakımından önemli bir gerçektir.
Yeni bir yılda yeniden bu satırlarda buluşabilmek dileğiyle iyi okumalar dileriz.
Prof. Dr. Veli Özer ÖZBEK - Arş. Gör. İlker TEPE
Ürün Konu Başlıkları
.
Ceza Muhakemesi Hukukunda Yeni Bir Kurum Olarak Seri Muhakeme Yöntemi (CMK m.250), Prof. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM – Dr. Öğr. Üyesi Candide ŞENTÜRK
.
Yapay Zekânın Dâhil Olduğu Suçlar Bakımından Ceza Hukuku Sorumluluğunun Belirlenmesi, Av. Ceren ÖZBEK, LL.M. – Prof. Dr. Veli Özer ÖZBEK
.
Sermaye Piyasası Kanununda Düzenlenen Güveni Kötüye Kullanma ve Sahtecilik Suçları – I: Sermaye Piyasası Kanununda Düzenlenen Güveni Kötüye Kullanma Suçu, Doç. Dr. Ali Hakan EVİK
.
Askerî Ceza Kanununda Emre İtaatsizlikte Israr Suçu, Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Yaşar DURAN
.
İnsan Hakları ve Ceza Hukuku Bağlamında Zihin Kontrolü, Av. Mehmet ÖGET
.
Ceza İnfaz Kurumlarının Özelleştirilmesi, Uğur ORHAN
.
Yargı Reform ve Çocuk Hakları Adına 7188 Sayılı Kanunda Çocuk ve Kadınlar Açısından Anayasaya Aykırılıklar İçin Öneri ve Çağrı, Nihat TARIMERİ
.
Avrupa Savcıları Danışma Konseyi'nin 13(2018) Sayılı "Savcıların Bağımsızlığı, Hesap Verebilirliği ve Etik İlkeler" Konulu Görüşü, Çeviren: Dr. Hakan A. YAVUZ